Jaja Coelho | Tutku ve Özlem


Jackson Avelinho Coelho, akıllara kazınan adı Jaja ile ortak yolculuğumuz 10 aydan kısa süreli bile olsa etkileri bir türlü unutulamadı. Trabzonspor’dan ayrıldıktan sonra bile neredeyse her dönem transfer isteklerinin baş listesinde oldu Jaja.
7 Ağustos 2010 günü cehennem gibi bir 20 saat yolculuk geçirmiş, İstanbul’da oynanacak olan Trabzonspor-Bursaspor Süper Kupa finali için beklemeye koyulmuştuk. O sırada geldi haber “Jaja Trabzon’da”. Meraklı ve şaşkın gözlerle ilk şok atlatıldıktan sonra hatırladık Jaja’yı. “Beşiktaş’a 50 metreden gol atan herif” değil miydi o? Evet oydu. Süper Kupa finalinin devre arasında ilk kez taraftarı selamladı Jaja. Bu daha başlangıçtı.
Ligin ilk maçlarında ve Liverpool eşleşmesinde çok az süre bulan ve henüz hazır olmayan Jaja’nın gösterisi Kasımpaşa maçında ikinci yarıda oyuna girdikten sonra başladı. Akıl ayaklara hükmediyordu ve ayaklar tam istenildiği gibi vuruş açısını yakalıyordu. Oyun görüşü muazzamdı. Tam bir futbol yıldızı

Mahalle maçlarında ortaokul çocuklarının oyununa giren ızbandut liseliye benzetebilirdiniz Jaja’yı. Hızı, cüssesi, tekniği, aklı. Durdurulamadığı anlarda yapacak tek bir şey bırakıyordu rakip futbolculara; faul yapmak. Çoğu kez ona da fırsat vermiyordu ya hani. Jaja’nın şovu başlamıştı.

Bursa’da oynanan Bursaspor maçı akıllardan kazınamayacak bir Jaja resitaline sahne olmuştu. Taraftar tedirgindi. Ligin en iyi takımlarından Bursaspor vardı Trabzonspor’un karşısında. Maç Bursa’daydı üstelik. Korkulacak bir 90 dakika. Bir kişi hariç. Burak Yılmaz sağ kenardan ceza alanı ön çizgisine yuvarladı, Jaja sol ayağıyla vurdu. Vurulabilecek en iyi şekilde vurdu, vurabileceği en iyi yere vurdu. Ve bunu öyle büyük bir rahatlıkla yaptı ki. Sonra ceza sahasına bir top daha geldi bu sefer sağ ayağıyla vurabileceği en iyi noktaya, en iyi şekilde vurdu. Jaja maçı bitirmişti bile.
Şölenin büyük ustalarının zerafet dolu futbolu akıyordu artık yeşil sahalara Jaja önderliğinde. Jaja’nın hızı ve tekniği, oyun görüşü Trabzonsporluların ve hatta diğer futbolseverlerinin uzun süredir görmediği büyüklükteydi. Sağ ayağıyla attı, sol ayağıyla attı, kafa ile attı, defalarca attırdı… “Durdurulamaz”. Futbol tabiriyle “bakkala gönderdiği oyuncu” sayısı günden güne arttı.
" Aşk, oynaması çok kolay bir oyundu" diyen bir Beatles şarkısı gibiydi sahada. Mikelanj'ın Musa Heykeli'ni kıskandıracak estetiğiyle ateşli bir latin dansı gibiydi. 

Trabzonspor’un şampiyonluğuna 12 gol 3 asist ile damga vurdu Jaja. Ama ortalık karışacağa benziyordu. İstanbul’da rakip futbolcularla  verilen görüntüler, Trabzon’da bitmek bilmez dedikodular, Jaja’nın vurdumduymazlığı. Gönderildi Jaja. Arap yarımadasına. Yani futbol oynamayacak oyuncuların, futbol oynarmış gibi yaparak para kazandığı bir futbol kültürüne. Şaşırtıcıydı. Fazla sürmedi ülkesine geri döndü . Trabzonsporlular daha rahat haber alacaklardı artık Jaja’dan. International kulübünde 1 sezon geçirdi. Sonuç hiç parlak değildi. 2 gol 1 asist.

Bu gel-gitler ve kıta değişmeler esnasında bile Trabzonsporluların en çok seslendirdiği isim Jaja olmuştu. Nerdeyse her transfer döneminin başından sonuna kadar “Jaja Trabzonspor’da” haberleri beklenir olmuştu. Tabiri caizse büyük bir Jaja çılgınlığı.

Sonrasında Jaja’nın yeni Ukrayna macerası başladı. Dönüşümünü başlatan ilk kulüp Metalist Kharkiv’deydi yine. Ama bu sefer olmadı. Sadece 3 maç oynayıp, 1 gol atabildi. Kayseri’ye geldi bir ara, geri döndü. En son Belçika’da Lokeren formasıyla karşımıza çıktı ve Trabzonsporlulara Belçika Ligi maçı izletti. Ah ne büyük özlem

Kariyeri son yıllarda sürekli dip yapan Jaja’ya Trabzonsporluların hayranlığı ve özlemi bitecek gibi değil.

Bundan sonra ne olacağı bilinmez. Jaja belki de bir gün Trabzonspor’a gelebilir ya da Jaja gelmeyebilir. Gelirse muhteşem bir performansla Trabzonsporluları heyecanlandırabilir ya da vasat performansla yeni bir hayal kırıklığı yaratabilir. Bütün bunlar şu anın bilinmezleri.

Bilinen tek şey ise bu kadar kısa süre içerisinde bu kadar büyük etki bırakan başka hiçbir futbolcu görmedi bu gözler.

İtiraf etmeliyim ki Jaja’nın yeni transfer macerasında korkularım ve çekincelerim büyükse de, adını duyunca gözlerimde bir ışıltı oluşuyor ve ister istemez “Ja ja ja ja ja” diye tempo tutarken buluyorum kendimi.
Barry Lyndon’dan Jaja devşirmesi yapalım bitirirken
“Jaja geleceğini elde edebilecek kadar yetenekli doğan, ama bunu koruyamayacak kadar akılsız birisiydi”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Recep İvedik 5 - Türk Sporunun Resmi

Futbolun Politik Yüzü | El Saadi Kaddafi