Recep İvedik 5 - Türk Sporunun Resmi


Türkiye’de tüm zamanların en çok izlenen filmi Recep İvedik serisinin 5. Filmi oldu. Rekorlara doymayan Recep İvedik 5, yedi milyondan fazla seyirciyi sinema salonlarına götürdü ve yapımcılarına 85 milyon TL’den fazla hasılat kazandırdı.
Hem rekorları alt üst etmesi nedeniyle hem de odak noktasında spor olması nedeniyle Recep İvedik 5’i izledim. İyi ki izlemişim diyorum.  İzler izlemez bu yazıyı yazmaya karar verdim. Yıllardır spor ruhu konusunda yazdıklarımızı, bu konuda gösterdiğimiz tüm çabalarımızı Recep İvedik 5, bir buçuk saat içerisinde o kadar güzel anlatmış ki (!)
Şahan Gökbakar, bunu bilerek mi yaptı, bir mesaj vermek mi istedi, yoksa sadece daha çok para kazanmak için mi yaptı bilmiyorum. Serinin diğer filmlerini düşündüğümüzde, üzerine Recep İvedik karakterini de eklediğimizde, daha çok para kazanma amacı seçeneği ağır basıyor ama yine de net konuşmak istemiyorum.  Filmin önemli noktalarını ve sahnelerini hatırlatıp, yorumu da okuyucuya bırakacağım.
Film, vefat eden eski bir arkadaşının yarım kalan işini tamamlamak için Recep İvedik’in Milli Takım kafilesini Makedonya’ya götürecek otobüse şoförlük yapmasıyla başlıyor. Kafile başkanı oldukça gıcık bir tip, zira her şeyin tam zamanında ve kuralına uygun yapılması gerektiği konusunda oldukça ısrarcı. Oysa Recep İvedik öyle mi? Her şeyin bir yolunu bulur. Kahrolsun böyle kafile başkanları. Filmin ilerleyen sahnelerinde kahrolacak da!
Henüz ülke sınırını geçmeden Recep İvedik’in tavsiyesiyle Milli Takım sporcuları bir konaklama tesisinde yemek molası veriyorlar. Sporcu sağlığını ve sporcu disiplinini hiçe sayan bir çeşit yemek yedikten sonra Milli Takım’ın erkek sporcuları rahatsızlanıyor ve müsabakalara çıkamayacak hale geliyor.
Kafilenin yarısından fazlası yarışamayacak duruma gelince kafile başkanı ( gıcık herif) takımı yarışmalardan çekme kararı alıyor ama Recep İvedik tamamen Milli duygularla bu duruma engel oluyor ve kafile başkanını bir odaya kapatıp, bağlıyor. Sonuçta konu Milli Takımsa gerektiği zaman şiddet de uygulanabilir değil mi?
Ama bir sorun var. Olimpiyatlarda Milli Takım adına yarışacak sporcu yok! Üstelik 21 yaş altında genç, erkek sporculara ihtiyacı var kafilenin. Recep İvedik onun da bir çaresini buluyor. Çeşitli yerlerden topladığı arkadaşlarını olimpiyatlara davet ediyor, sporcu lisanslarının da sahtelerini düzenleyerek yarışmaya başvuruyor! Ortada Milli Takım varsa, evraklarda azıcık sahteciliğin lafı mı olur? Di mi ama!
Recep İvedik önderliğinde yeni sporcu kafilesi (!) kaba, çirkin ve spor ruhundan tamamen farklı bir şekilde yarışmaya başlıyorlar. Ama Recep İvedik Yunan kafilesiyle kavga ediyor. Hah Yunanlılarla kavga ediyorsa, muhteşem!
Madalyalar bir şekilde toplanıyor ama boks müsabakalarında Rus sporcu konusunda tereddüt yaşıyor, Recep İvedik. Rakip çok güçlü ve çok iyi. Ne yapmak lazım! Rus sporcu için özel bir doping ilacı hazırlıyor Recep İvedik ve “dostluk”  bahanesiyle Rus sporcuya veriyor. Daha sonra da doping yaptı diyerek Rus sporcuyu şikayet ediyor. Al sana bir altın madalya daha! Uzun atlama da dereceyi değiştirmesi ve bir güzellik yapması için hakeme yalvarıyor, Recep İvedik. Hakem umursamıyor. Gitti, altın madalya! Hakem Türk düşmanı galiba.
Olimpiyatlar bitiyor. Türk kafilesi madalyalara doymuyor, Recep İvedik önderliğinde Milli Takım, Türk bayrakları ve mehter marşıya arzı endam ediyor. Bizler de avuçlarımız patlayana kadar Milli Takım ve Recep İvedik’in bu başarısını kah gözyaşlarıyla kah kahkahalarla alkışlıyoruz.
Ne diyorduk?
Ceddin deden, neslin baban!
Ver mehteri!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Futbolun Politik Yüzü | El Saadi Kaddafi