İskefiye'de Bir Futbol Maçı | Çıkmayrım!


Futbol ile ilgilenenler bilir; Trabzon’da herkes teknik direktördür. Avni Aker tribünlerinde oturup maç izleyenler ne demek istediğimi daha iyi anlayabilir. İzlemeyenler ise mutlaka izlemeli.
Trabzonspor, henüz sahaya çıkmadan tribündeki taraftarlar kadrodan memnun olmaz. Takımın hocası her gün oyuncuları ile antrenman yapar, son durumlarını en iyi o bilir; ama bunun tribündeki adam için hiç ama hiç önemi yoktur. Çünkü ona göre takımın başındaki hoca onun kadar bir şey bilmez.  Hal böyle olunca da hoca takımı nasıl kurarsa kursun hatalıdır. Tribündeki adamı da asla mutlu edemez. Kadro düzgün olsa bile ilginçtir ama hocanın kıyafeti bile seyirciyi rahatsız edebilir.
Trabzon’da futbol, tabi ki sadece maç izlemekten ibaret değil. Trabzonlular her hafta mutlaka halı sahada maç yapar. Her iki takımın da forma rengi bordo mavidir. Çünkü Trabzon’da başka takım tutulmaz ve herkes Trabzonsporludur. Halı saha takımları da Trabzonspor’u temsil eder ve oyuncular Trabzonspor’un oyuncusudur. Ama iki takımın birbiri ile karışmaması için imdada halı sahalarda sıklıkla gördüğümüz yeşil atletler yetişir.
Ben de bir gün Trabzon’daydım ve halı sahada maç izliyordum. Bordo mavili her iki takım da nedeni belli olmayan bir sinirle sahadaydı. İlk golü yiyen yeşil atleti giyinecekti. Belki de o yüzden sinirliydiler, bilmiyorum. İzlediğim maç camiler arasında oynanıyordu. Çünkü Trabzon’da her köyün beş altı camisi var. Hatta neredeyse her sülalenin bir camisi var ve yazları Kuran kursuna gelenler ile takımlar kuruluyor ve turnuva düzenleniyor. İzlediğim maç da bir turnuva maçıydı.
Maç devam ediyordu. Kıran camisinin takımı, alt mahalle camisinin takımından golü yedi ve yeşil atleti giyindi. Böylece alt mahalle camisinin üzerindeki gerginlik birazda olsa azalmıştı. Ancak kıran camisinin takımı mücadeleyi bırakmıyordu ve çok çekişmeli bir maç izliyordum. Karşılıklı goller oluyordu ve kenarda hocalardan oyunculara sürekli taktikler geliyordu. Oyuncu değişikliği ise sınırsızdı. (Çıkan oyuncu bir daha giremez şartıyla)
Turnuvanın favori takımı ise alt mahalle camisinin takımıymış. Bunu da kenarda maçı izleyen cami cemaatinden olan yaşlı bir amcadan öğrendim. Her sene şampiyon oluyorlarmış. Bu maç da final maçıymış. Yani yenen şampiyon. Biz yaşlı amca ile konuşurken alt mahalle camisinin takımı kalesinde golü gördü ve ortalık karıştı.
Herkes kaleciyi suçluyordu. Gerçekten de hatalı bir gol yemişti. Hele hele maç final maçıysa affedilebilir bir yanı yoktu. Kimse de kaleciyi affetmiyordu. Tabi kendinden başka.
Hoca kaleciye avazı çıktığı kadar bağırıyordu:
-La ne bakaysın ziraat buzağı gibi doba. Tutsana oni. Ama nası tutacasun aklun dopta değil ki! Külek kafali seni…
Kaleci sanki hiç gol yememiş gibi rahat ve yediği golü normal karşılıyor.
-E hocam, ne yabaym ben. Oldi pi kere!
Hoca ile kaleci tartışırken, oyun devam ediyordu. Kıran camisinin takımı üst üste ataklar yapıyordu ve alt mahalle takımı hiçbir şekilde karşılık veremiyordu.
Alt mahallenin hocası ise sinirden yerinde duramıyordu.
-Bu pok yiyenler oynuyamay. Dersun adamların bacağunun arasinda pi şe var. Koşma koşamayler ama bular da dersun ruh da yok. Ölü pok yiyenun uşaklari ölü!
Hoca sinirden söylenirken, o sırada kaleci yine hatalı bir gol yedi. Hoca bu sefer elinde ne varsa kalecisine atıyordu.
Oyunun bitmesine ise neredeyse bir dakikadan az bir süre vardı. Hoca oyuncu değiştirmek istedi. Kaleciyi oyundan alacaktı ama kaleci inat etmiş, oyundan çıkmıyordu.
-Ula çık demeyrum mi sana!
-Çıkmayrum.
-Çık la, pok yiyenun zaari!
-Oynuycam, çikmayrum.
-Çikmay, pok yiyen. Delurtti beni. Hem saha da hem haburada…
Hoca ile kaleci tartışırken, hakem maçı çoktan bitirmişti ve kupayı kıran camisinin takımı kazanmıştı. Ama hoca ve kalecinin bundan haberi yoktu ve tartışmaya devam ediyordu.
-Çıksana la, çık. Pitecek mac.
-Çıkmayrım bitsin! 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Recep İvedik 5 - Türk Sporunun Resmi

Futbolun Politik Yüzü | El Saadi Kaddafi