Maradona Çekiciliği ve Recep Onur Kıvrak Efsanesi


Binlerce yıllık tarih kitapları karıştırılacak olunursa, birçok tarihi olayın gerçeğine ulaşmak, aslını görmek mümkün olabilir. Tarihin, geçmişin gizemini aydınlatması, medeniyeti bize tanıtması kadar heyecan verici olan, bu tarihi olayların içindeki efsane kişileri bize anlatmasıdır. Bu öyle bir heyecandır ki, dilden dile anlatılır, kuşaktan kuşağa geçer. Her toplumun simgeleştirdiği insanlar ölümsüzleşirler insanların dillerinde. Futbol efsaneleri ise çok daha renkli sayfalarıdır bu bütünün.
Diego Armando Maradona Franco şüphe götürmezdir ki bir futbol efsanesidir. Onu görenler, seyredenler her yıldız futbolcuyu onunla kıyaslarlar. Futbol ise  söz konusu olan, onun bahsi açılmadan geçilemez. Adına kilise bile açılmıştır. İnsanların gözünde çok farklıdır diğerlerinden. İngiltere-Arjantin savaşı sonrası iki ülkenin aralarında oynadıkları bir maç sonrası söyledikleri ise futbolu dışında, neden kitleler tarafından ayrı bir yerde konumlandığının açık bir kanıtıdır;  
''Futbol ve siyaseti karıştırmamak gerekir, demiştik ama yalandı bu. Biz sadece bu maçı düşünüyorduk. Olup biten her şeyden, Arjantin halkının çektiği acılardan İngiliz oyuncuları sorumlu tutuyorduk. Delilik olabilir bu ama bayrağımızı, ölen insanları, sağ kalanları savunuyorduk.''
Maradona gibi efsaneler dramatik yaşantılarıyla, saha içindeki yaptıklarıyla, saha dışında yaşadıklarıyla hep konuşuladuracaktırlar. Bununla beraber takımların kalbinde yer eden ve ne yaparlarsa yapsınlar taraftarların, o kulübün ve insanların kalbinde çok farklı bir yer kazanan efsaneler, hep dürüstlük ve samimiyet sınavından başarıyla geçenler olacaktır.
O kadar dürüst ve samimidir ki Maradona bakın Papa ile tanışmasını nasıl anlatıyor;

“Ben Papa'yla da tanıştım, çünkü ünlüyüm. Düş kırıcıydı. Anneme bir tespih verdi, Claudia'ya bir tespih verdi, ona verdi, şuna verdi, sonra benim sıram gelince İtalyanca olarak ‘Seninki özel’ dedi. Sinirlenmeye başlamıştım. Annemden tespihini istedim, baktım, benimkiyle aynıydı! Papa'ya doğru yürüdüm, sordum: ‘‘Affedersiniz Papa Hazretleri, benimkiyle anneminki arasındaki fark ne?’’ Bana baktı, sırtıma vurdu, gülümsedi, yürümeye devam ettik. Saygısızlık, sırtıma vurdu, gülümsedi, o kadar!”

Onun son zamanlarda yaşadığı skandallara ve başarısızlıklara rağmen hala oynadığı kulüplerde hatırlanması ve sevilmesi doğuştan gelen yeteneğinisamimiyetiyle ve dürüstlüğüyle birleştirmesi olarak açıklanabilir. ‘‘Maradona Çekiciliği’’ işte tam da bu üç kilit taşın üstünde ayakta durmaktadır. Efsanelerin etkilerinin bu denli yüksek olmasının sebeplerini de bu üçgen arasında aramamız gerektiği kanısındayım. Bu çekicilik beni birazda buranın toprağı kokmam sebebiyle Trabzonspor efsanelerini hatırlamaya itti. Samimiyetle ve dürüstlükle yaşamış ve yaşayan efsanelerimizi…

Şükürler olsun ki sayılacak çok isim var bizim şehrimizde. Ama son yıllarda birisi var ki bu kadroya dâhil olan, onun yeri bambaşka şimdilerde. Çocukların kaleci olma sevdasının sebebi, takıma bağlılığın yeni ifadesi, kaptana duyulan güvenin vücud bulmuş hali, şehrin yeni efsanesi: Recep Onur Kıvrak.
2007-2008 sezonu devre arasında transfer edilen genç adam Necmi Perekli'nin de hazır bulunduğu törende "Şenol Hocamın arkasından gelip ikinci bir Şenol Güneş olmak istiyorum" demişti. İmza töreninde konuşan o genç delikanlı, o zamanlar bu büyük lafları ederken taraftarın onu ‘Trabzon’un Onur’u’ diye isimlendirileceğini düşünebilir miydi? Samimiydi. O zaman ne diyorsa, bu büyük adam şimdi de onu diyordu. O şimdi yaşayan bir efsaneydi ve o zaman 20 yaşında olan bu gencin diğerlerinden farklı olabileceğini o yılda hangimiz tahmin edebiliyordu ki?
Trabzonspor'da çok hoca gördü. Çok futbolcu arkadaşı ayrıldı takımdan. Kimileri Trabzonspor için ölürüm derken gitmişti. Kimileri sessizce ayrılmışlardı aramızdan. Bazıları para derdindeydi, kimisi şöhret. Çoğu 20 yıl sonra alelade bir isim olarak hatırlanacaklardı. Onlar kolayı tercih ettiler. Ama O, çocukların yüreklerinde büyüyecek bir efsane olmayı seçti. Francesco Totti, bir Roma efsanesi, “Bir gecede 6 kızla dışarı çıktım. Hepsini birbirleriyle aldattım ama Roma’yı asla aldatmadım.” diyordu. Ya Onur Recep Kıvrak? O da bizi hiç aldatmadı.

“Ben gökdelenlerin olduğu yeri hiçbir zaman hayal etmedim, ben her zaman Trabzon şehri gibi küçük ama insanların kalpleriyle konuştuğu bir yer hayal ettim.” 
diyordu. Sana ne söylenilebilir ki memleket yürekli kalecimiz?

Trabzonspor'da neler yaşamadı? Sakatlandı, maç sonraları ağladı, kavga etti, güldü, güldürdü, sevindi, sevindirdi, armayı öptü ve dua etti, mücadele verdi. Hep samimiydi.


Rakip takım oyuncularının saygısını kazandı aynı zamanda. Yorumcular, antrenörler ondan övgüyle bahsetmekteler. Taraftarlar ise onu ailesiyle eşdeğer tutuyor. Mesela 2013-2014 sezonu Trabzon'da oynanan olaylı Trabzonspor-Fenerbahçe maçı sonrası stat dışındaki taraftarları sakinleştirmek için söyledikleri bu adamı neden sevdiğimize açık bir örnek: 

“Ölene dek savaşacağız bu olay ( 2010-1011 şampiyonluğu ) için ama şimdi değil. Şimdi Trabzonspor’a yakışır gibi herkes lütfen dağılsın. Ama daha sonra bu işi göreceğiz. Bu iş bitmedi!”. 
Aynı zamanda çok başarılı bir kaleci Onur Recep Kıvrak. Ama efsane olmak daha fazlasını gerektirir. O fazlasını da fazlasıyla yaptı. Biz de samimiyetine hep güvendik. 2010 yılında verdiği bir röportajda şunları söylüyordu:

“Bazen Trabzonspor'la şampiyon olduğumuzu hayal ediyorum ve tüylerim diken diken oluyor. İnsanların bunca yıl sonra yaşayacakları coşkuyu tahmin bile edemiyorum.” 
Bugün herhangi bir Trabzonsporluyla konuşsanız yukarıdaki cümleden farklısını söylemeyecektir size.
İşte ‘‘Onur’’ efsanesini değerli kılan gerçek, ‘‘Maradona Çekiciliği’’ kavramı paralelinde bu detaylarda yatıyor.
Son olarak, bir sağol demek lazım değil mi bu efsaneye?
1 numaralı Bordo-Mavi formanın sahibi Onur Recep Kıvrak! Yaşayan bir efsane görüyoruz şimdi, senin olduğun her maçı seyrederken. Nasipse eğer görmek o günleri, çocuklarımıza ve de torunlarımıza biz onu tanıdık diyebilmek büyük şeref bizim için.Teşekkürler büyük kaptan Trabzonspor’u satmadığın için. Teşekkürler sana, bukalemun insanlardan olmadığın için.
Ve şunu asla unutma, Şenol Güneş'in dediği gibi  “Tarih bunu da yazar.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Recep İvedik 5 - Türk Sporunun Resmi

Futbolun Politik Yüzü | El Saadi Kaddafi