Kayıtlar

Mayıs, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Futbol ve Din

Resim
Danimarkalı ünlü varoluşçu filozof Soren Kierkegaard imanın duygusal boyutunu en sert tonda dile getirmek için  “din saçmadır ve tam da bu yüzden yani saçma olduğu için inanıyorum” der. Buradaki saçma tanımı günlük dilde kullandığımız anlamı değil aklı ve bilgiyi aşan, duyularımızla test edilemeyen anlamını karşılamaktadır. Taraftarı olduğunuz bir futbol takımının çok önemli bir maçında son dakikalarında gol atarak öne geçtiği anı hayal edelim. Gol öncesi pozisyonun gidişatında, kalbimiz hızlı hızlı çarpmakta, tüm dikkatimiz ve benliğimizle, zihnimiz futbolcunun ayağında yuvarlanan topun ardı sıra sürüklenmekte, o an içerisinde kendimize has küçük, gizemli sır dolu bir zaman kulübesi inşa etmekte olduğumuz birkaç saniyeyi hayal edelim. Hangi bilim, hangi deney, hangi akıl yürütme yöntemi ve hangi bilgi bu zaman anlığının sırlarını çözmeye muktedir olabilir? Sadece o anı yaşayanın öznel dünyasında deneyimleyebildiği ve bu takıma bağlılığı bulunmayan açısından hiç bir etkin

Şairler Yaşamı Tazeler Tabi Futbolu da!

Resim
Şiir gibi futbol oynamak” Malum sınavda şairin şiir yazmasını “telefon kulübesinde halay çekmeye” benzeten kuruma inat, halk dilinde kendine yer bulmuş, kendini kabul ettirmiş bir deyimdir. Şiirin akıcılığını ve insan ruhunda çağrıştırdığı melodiyi sıkıcı olmayan, dalga dalga oynanan futbolla harmanlayan bir deyim. Dil Kurumunun lügatinde olmayabilir lakin ülke futbolunun tribünlerinde kendine çoktan yer bulmuştur. Tıpkı “kitap okumayan ülkenin(!)” güzel bir kadını kitaba benzetmesi gibi standart dışı bir deyimdir. “ ‘Önce kelime vardı’ diye başlıyor Yohanna’ya göre İncil. Kelimeden önce de yalnızlık vardı. …” diye düzeltiyor  Oğuz Atay. Atay affetsin ama önce şair vardı ve kelime onun marifetiyle var oldu. Yalnızlıksa kendini kelimelerle var etti. Bu yüzdendir ki yaşam ne zaman sıkıcı ve çekilmez bir hal almaya başlasa bir şair ufukta belirir ve yepyeni bir güne başlamak gibi yaşamı tazeler. Bu tazelemeye kayıtsız kalan her şey ya yok oldu ya da yok olmaya mahkûm. “Joga Boni